Zekâ (anlak), zihnin öğrenme, öğrenilenden yararlanabilme, yeni durumlara uyabilme ve yeni çözüm yolları bulabilme yeteneğidir. Başka bir deyişle anlak, zihnin birçok yeteneğinin uyumlu çalışması sonucu ortaya çıkan bir yetenekler birleşimidir (https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Zekâ ).
Genetik ve çevre faktörlerinin hangisinin daha etkili olduğuyla ilgili farklı açıklamalar var. Ben çevre faktörü ve davranışlarımızın zekâya etkisi üzerinde duracağım.
Değerli ve eğlenceli bilgiler içerdiğini düşündüğüm iki kitap var: Beynin Ötesi ve Beden: Zekânın Özü. Bu kitaplardan da yararlanarak derdimi anlatayım.
Zekâyı içsel bir kapasite gibi görmek ya da o tarafıyla ilgilenmek yerine bizim de çorbada tuzumuzun olabileceği tarafına bakalım. Beynin Ötesi adlı kitapta çevre ve fiziksel koşulların insan ve hayvan zihnini nasıl şekillendirdiği üzerinde duruyor. Beden: Zekânın Özü‘nde ise bedenimizin; bedensel, fiziksel kapasitelerimizin aslında zekâyı şekillendirdiği üzerine vurgu yapıyor. Okudukça içim açıldı, bir ışık göründü. Beyindeki Hardware’e odaklanmak, yeni chipler eklemek (anakartı zaten değiştirmek zor) yerine, çevreye odaklanıp davranışlarımı değiştirerek belki dünyadaki en zeki ikinci insan olabilirim dedim kendi kendime. Davranışları değiştirmekten de kastım vazgeçmek! Yani, işe yaramayan davranışı bırakıp yerine başka bir şey denemek. Beynin Ötesi’nde bunu esneklik olarak vurguluyor. Davranışsal esneklik. Hatta bir de hayvanlar, böcekler aleminden örneklerle süslemiş. Bir tanesi, Portia Örümceği.
Bu küçük, sevimli, tüylü, yamyam (diğer örümcekleri de avlıyor), ikisi kocaman 8 gözü olan vatandaş avını yakalamak için türlü değişik numaralar yapıyor. Hatta işe yaramazsa numarayı değiştirip başka taktiğe geçiyor. Bu arkadaşın çok mu büyük beyin kapasitesi var. Yoo! Bizim gibi koca kafalı mı? Hayır.
Bu arada insanların başının üstünde yeri olan bu güzide organın vücut ağırlığının %2'sini oluşturduğunu, dinlenirken bile toplam enerji gereksiniminim %20'sini kullandığını unutmayalım. Başımızda beyin besliyoruz. ‘Zeki olucam’ diye insanoğlunun verdiği şu mücadeleye bak. İktisadi olarak kâr/zarar-maliyet hesabını da siz yapın. Tam bir zekâ küpü.
Beden: Zekânın Özü‘nde ise bedendeki diğer sistemlerin de beyni olduğunu; bağışıklık sisteminin bile zekânın bir parçası olduğunu söylüyor. Bu iyi bir şey olabilir tabii. Hep beyine mi yükleneceğiz.
Uzatmayım. Zeki olmanın veya zekânın ne olduğunu bir kenara bırakırsak, sonuçta her şeyin bir bedeli var. Benim önereceğim şu (ya da hatırlatacağım); sorunlarımızı, problemlerimizi çözmek istiyorsak ve zekâ eğer bunun için lazımsa bence davranışlarımızı değiştirmeyi, işe yaramayanları bırakmayı da bilmek lazım.
Kaynaklar
2. Barrett, L. (2011). Beynin Ötesi (İ. A. Demir, Çev.) İstanbul: Alfa Yayınları
3. Claxton, G. (2015). Beden: Zekânın Özü ( D. Tanla, Çev.)
İstanbul: The Kitap
コメント